Russia is waging a disgraceful war on Ukraine.     Sta achter Oekraïne!
Deel
Lettertypegrootte
Originele teksten
Swap languages

Hastane önünde incir ağacı

Çocukluğumun yokluk yıllarıydı
Her şey için uzun uzun beklediğimiz yıllar
Karanlıkta otururduk geceleri
Mum ışığında anlatırlardı
Acıklı hayat hikâyelerini
İki elim yanaklarımda
Usul usul ağlardım yalnız kalmış gurbet gelinlerine
Çocuk kalbim dua ederdi
Türkülerle evimize gelen geçmişlerine
Annemin sesiyle dinlemiştim bunlardan birini:
 
Hastane önünde incir ağacı annem ağacı
Doktor bulamadı bana ilacı annem ilacı
Doktor bulamadı bana ilacı annem ilacı
Baştabip geliyor zehirden acı annem acı
Garip kaldım yüreğime dert oldu annem dert oldu
Ellerin vatanı bana yurt oldu annem yurt oldu
 
İsmi neydi acaba hastane önündeki ağaca ağlayanın?
Fikriyem yoksa, Kiraz mı, Hacer mi, Fidan mı?
Neydi çare bulunmaz hastalığı,
Neden kimse yoktu, neden kendi omuzladı,
Baş tabibin O'na fısıldadığı acıyı?
Yoktu bu sorularımın cevabı
Belli ki kendiyle bir başına kalmış
İnce ince yakmıştı bu ağıdı.
 
Mezarımı kazın bayıra düze, annem vay düze
Yönünü çevirin sıladan yüze, annem vay yüze
Yönünü çevirin sıladan yüze, annem vay yüze
Benden selam söylen sevdiğimize, sevdiğimize
Başını koysun karalar bağlasın, annem bağlasın
Gurbet elde kaldım diye ağlasın, annem ağlasın
 
Çocukken bir tek ince hastalıktan ölünür sanırdım.
Dilini ve yönlerini bilmediğim bir ülkede
Metroların rüzgârında anladım
Hasretten de ölünebileceğini.
Ve gördüğüm her boş alana
Eksiksiz çizebileceğimi özlediğim her bir şeyi
Beni yabancı sayarken aslında bana yabancıların
Yüzlerinde tanıdım kendimle bir başıma kalmayı
Çocukken bir tek ince hastalıktan ölünür sanırdım.
Hasretten de ölünürmüş anladım...
 
Vertaling

un figuier devant l'hôpital

C'était les années pauvres de mon enfance
les années où ont attendait tout pendant longtemps
On s'asseyait dans le noir les nuits
Ils nous racontaient à la lumière de bougie
Leurs expériences de vies tristes
Mes deux mains sur mes joues
Je pleurais doucement avec les femmes mariés toutes seules à l'étranger
mon coeur d'enfant priait
Avec leurs chansons traductionnelles ils venaient chez nous
J'avais entendu une d'elles avec la voix de ma mère
 
Un figuier devant l'hopital, maman un figuier
Le docteur ne m'a pas trouvé de remède maman, un remède
Le docteur ne m'a pas trouvé de remède maman, un remède
Le medecin chef est pire qu'un poison maman un poison
je suis resté étrange j'suis triste maman je suis triste
Le pays des autres est devenu ma maison maman ma maison
 
Quel était le prénom de celui qui pleurait devant l'arbre ?
Fikriye, ou Kiraz ou Hacer, ou Fidan ?
quel était sa maladie sans remède
pourquoi n'y avait il personne, pourquoi l'a t-il consoler tout seul
le mal que le medecin chef lui avait chuchoter ?
Il n'y avait pas de réponse à mes questions
evidemment il est resté seul avec lui même
petit à petit il avait brulé ce malheur
 
Creuser ma tombe sur le plat sur les montés
Tourner son sens vers le visage, maman le visage
Tourner son sens vers le visage, maman le visage
passer le bonjour de ma part à celui que j'aime, maman que j'aime
qu'il se voile en noir, maman en noir
qu'il pleure car il est resté dans un pays étranger, maman qu'il pleure
 
Quand j'étais petit je croyais qu'on ne mourrait que de grosses maladie
dans un pays dont je ne connais ni la langue ni l'orientation
j'ai compris dans le vent des métros
qu'on pourrait mourrir même de manque.
et dans tout les endroits que je vois
je dessine tout ce qui me manque
ce qui me considère étranger en fait ce qui me sont étranger
J'ai appris dans le regard à rester seul
Quand j'étais petit je croyais qu'on ne mourrait que de grosses maladie
j'ai compris que pouvait mourir de manque aussi..
 
Wil je alsjeblieft "Hastane önünde incir..." vertalen?
Gegeven reacties